29 Mart 2015 Pazar

SCAMPER PROGRAMI NEDİR?

PYP primary years program eğitimiSCAMPER PROGRAMI



Araştırmalar; okul öncesi dönemde yaratıcılığın gerçeklik üzerine kurulmadığı, çocukların bakış açılarının yetişkinlerden farklı olduğu, ancak 7 yaşından sonra gerçekçiliğin önem kazandığını vurgulanmaktadır. SCAMPER da çocukların yaratıcılığını geliştirmeyi amaçlayan alternatif bir eğitim metodur.
Play To Learn de bizler çocuklarımızın yaratıcılığını geliştirmek, hayal gücü, sezgi, düşünme ve orjinallik hazinelerini korumak amacı ile Scamper yöntemini kullanıyoruz. Bu yöntem, çocuklara düşüncelerini değiştirmeleri yada birleştirmeleri konusunda adım attırarak; yaratıcı düşünmelerini sağlar. Scamper yöntemi, okul öncesinden başlayarak her düzeyde eğlenceli bir şekilde uygulanabilir. Çocukların düşüncelerini geliştirip onların keşif yapmasını cesaretlendirir. Yaratıcılıklarını ve kendi görüşlerini geliştirmeleri için gereksinimlerine uygun pratik yapma olanağı yaratır. Esnek düşünmeyi ve kalıpları yıkmayı öğretir. Çocuğa yaratıcılıkla ilgili ne kadar çok çalışma yaptırılırsa, farklı düşünme becerisi de o oranda gelişir.
Scamper, bir nesneyle ilgili farklı sorular üretilerek o nesne hakkında yeni düşünceler geliştirilmesini amaçlar. Scamper uygulaması materyal gerektirmeyen bir çalışmadır. Sizlerin de çocuğunuzla yemek yaparken, araba kullanırken kullanabileceğiniz gibi bir aile oyunu haline de dönüştürebilirsiniz. Peki Scamper nedir?
SCAMPER tek bir nesneye yöneltilen düşünme yöntemi serisidir. Bunun için tek bir nesne seçilir, beyin fırtınası yoluyla bu nesne değiştirilip, geliştirilir. Bunu yapmak için çocuğa sorular sorulur. Bu sorular çocuğun daha önce alışık olmadığı şekilde düşünmesini sağlar. Bu sorular bir anlamda farklı düşünme becerilerini kazandırmaya yönelik itici bir güçtür. Michalko ya göre Scamperın felsefesi Her fikir, varolan başka bir fikirden doğar.
SCAMPER anlamı olmayan bir sözcük. İngilizce 7 tane kelimenin ilk harflerinden oluşmuş bir akrostiştir.
  • Substitude= Yer değiştirme
  • Combine= Birleştirme
  • Adapt= Uyarlama
  • Modify, Minify, magnify= Değiştirme, küçültme, büyütme
  • Put to other uses= Diğer kullanışlarının yerine koyma
  • Eliminate= Çıkarmak, yok etmek
  • Reverse, Rearrange= Tersine çevirme ve yeniden düzenleme
SUBSTİTUDE Yer Değiştirme: Bu aşamada nesneyi başka bir şeyin yerine koyma çalışması yapılır. Örneğin : Elbise askısı yerine başka ne kullanılabilinir? ( ağaç dalı, anten, tahta parçası vb. )
COMBİNE Birleştirme: Bu aşamada farklı düşünceler ve öğeler bir araya getirilir ve birleştirilir. Örneğin : Elbise askısı ile neyi birleştirirsek daha gelişmiş bir askı elde ederiz? ( kirlilik ölçer bir aletle )
ADAPT Uyarlama: Bu aşamada nesnenin bir amaca ya da duruma uyum sağlaması için üzerinde düzeltme yapılır. Örneğin: Elbise askısına asılan giysinin çabuk kuruması için ne yapılabilinir? (askı suyu emen bir materyalden yapılabilinir.)
MODİFY, MİNİFY, MAGNİFY Değiştirme, Küçültme, Büyültme: Bu aşamada nesnenin orijinal örneğini alıp formunu değiştirmek için genişletme,şeklini ya da niteliğini büyütme,küçültme,hafifleştirme, yavaşlatma gibi düzenlemeler yapılır. Örneğin : Elbise askısı daha büyük ve güçlü yapılırsa ne olur? ( battaniye ve yatak örtülerini taşıyabilir.)
PUT TO OTHER USES Diğer Kullanımların Yerine Koyma: Amacını Değiştirme Bu aşamada çocuktan nesneyi farklı amaçlar için kullanması istenir. Örneğin: Elbise askısını başka hangi amaçla kullanabiliriz? ( şekli değiştirerek anten olarak kullanılabilinir.)
ELİMİNATE Yok Etme, Çıkarma: Bu aşamada çocuktan bir nesnenin nesnenin bir özelliğinin tümünü ya da bir bölümünü atmasını istenir. Örneğin: Elbise askısından neleri çıkarabiliriz? ( Pantolon asılma bölümünü )
REVERSE, REAARANGE Tersine Çevirme ya da Yeniden Düzenleme: Bu aşamada çocuktan nesnenin sahip olduğu şekilden farklı olarak düşünmesi istenir. Örneğin : Elbise askıları nasıl tasarlanabilinir? ( altına başka askıların asılabileceği bir kanca eklenerek giysi merdiveni oluşturabilinir. )
SCAMPER Çocuklarımızın yaratıcılığını geliştirmede ve hayal gücü, sezgi, düşünme, orjinallik hazinelerini korumada scamper yöntemini kullanıyoruz. Bu yöntem, çocuklara düşüncelerini değiştirmeleri ya da birleştirmeleri konusunda adım attırarak yaratıcı düşünmelerini sağlar. Scamper yöntemi okul öncesinden başlayarak her düzeyde eğlenceli bir şekilde uygulanabilir. Bu yöntem tek bir nesneye yöneltilen düşünme yöntemi serisidir. Bunun için tek bir nesne seçilir ve beyin fırtınası yoluyla bu nesne değiştirilip geliştirilebilir. Bunu yapmak için çocuğa sorular sorulur. Bu sorular çocuğun daha önce alışık olmadığı şekilde düşünmesini sağlar. Bu sorular bir anlamda farklı düşünme becerilerini kazandırmaya yönelik itici bir güçtür. Çocukların düşüncelerini geliştirip onların keşif yapmasını cesaretlendirir. Yaratıcılıklarını ve kendi görüşlerini geliştirmeleri için gereksinimlerine uygun pratik yapma olanağı yaratır. Ayrıca esnek düşünmeyi ve kalıpları yıkmayı öğretir. Çocuğa yaratıcılıkla ilgili ne kadar çok çalışma yaptırılırsa farklı düşünme becerisi de o oranda gelişir.

PYP primary years program eğitimiSCAMPER İLE İLGİLİ SORU ÖRNEKLERİ


S: Substitude: Yer Değiştirme
  • Ne ile değiştirebilirim?
  • Hangi materyalle değiştirebilirim?
  • Farklı bir güç kaynağı kullanabilir miyim?
  • Çok eski yıllarda onun yerine ne kullanılmış olabilir?

C: Combine: Birleştirme
  • Hangi bölümler birlikte çalışabilinir?
  • Neleri birleştirebiliriz?
  • Hangi özellikleri birleştirebiliriz?

A: Adapt: Uyarlama
  • Nesnenin hangi bölümünü ne ile değiştirebilirim?

M: Modify, Minify, Magnify: Değiştirme, Küçültme, Büyültme
  • Nesne daha ağır-hafif olsa ne olurdu?
  • Nesne daha büyük-küçük olsa ne olurdu?
  • Nesnenin rengini değiştirirsek ne olur?
  • Nesne konuşabilse ne söylerdi?
  • Nesnenin içi görülebilseydi ne olurdu?

P: Put To Other Uses: Diğer Kullanımlarının Yerine Koyma, Amacını Değiştirme
  • Nesneyi başka hangi amaçlar için nasıl kullanabiliriz?

E: Eliminate: Yok etme, Çıkarma
  • Nesneden neyi çıkarabilirsin?
  • Nesneye olan ihtiyacımız azalsa ne olurdu?
  • Nesneden çıkaramayacağınız parça hangisi? Neden?

R: Reverse, Reaarrange: Tersine Çevirme ya da Yeniden Düzenleme
  • Nesnenin şeklini, biçimini değiştirirsek ne olur?

ÖRNEK UYGULAMA Ayakkabı ile ilgili SCAMPER tekniğini kullanarak üretilen sorular:

  • Ayakkabı yerine başka ne kullanılabilinir?
  • Komik görünümlü bir ayakkabı elde etmek için ne yaparsın?
  • Ayakkabınız size büyük geldiğinde ne olur?
  • Ayakkabından hangi parçasını alabiliriz? Ne olur? Ayakkabıları değişik olarak nasıl tasarlayabiliriz?
  • Ayakkabımızı giymek dışında başka hangi amaçlar için kullanabiliriz?
  • Ayakkabın konuşsa sana ne der? Gibi sizde farklı nesnelerle farklı sorular üreterek çocuklarınızla birlikte yaratıcı bir oyun oynayabilirsiniz. Keyifli oyunlar.

28 Mart 2015 Cumartesi

Howard Gardner Kimdir ?


Howard Gardner
1943 Almanyasından kaçan bir mültecinin oğlu olan Howard Gardner Pensilvanya’ nın Scranton kentinde doğmuştur. Neredeyse bütün eğitimini Harvard Üniversitesinde tamamlayan Howard Gardner 1983 te yayınladığı çoklu zekâ kuramı ile her bireyin birbirinden farklı pek çok zekâsının olduğu ve bunların her birinin kendine özgü bir biçimde geliştiği ve çalıştığı tezini ortaya atmıştır. Halen Harvard ta psikoloji profesörü olarak görev yapmaktadır. Gardner gelişim psikolojisi ve nöropsikoloji eğitimi almıştır. Uzun yıllar kavrama ile ilgili sembol kullanma yetenekleri üzerinde, normal ve üstün zekâlı çocuklar ile zihinsel özürlü yetişkinlerde, iki yönlü olarak araştırmalar yürütmüştür. Bu bulgular sonucunda 1983 te Frames of Mind’ i yayınlamıştır.
1986 da Harvard üniversitesinde ders vermeye başlamıştır. Sıfır projesinde 20 yıl proje lideri olarak görev yapmış, bu projeyle eğitimi anlamaya çalışmış ve kişiselleştirilmiş öğretim programını, yönergesini ve değerlendirilmesini gerçekleştirmek için çoklu zekânın kullanımına yönelik çalışmalar yapmıştır.
Yaşamı boyunca bir müzik tutkunu olan Howard Gardner’ ın dört çocuğu vardır, eşi Ellen Winner de bir gelişimsel psikologdur ve halen Boston üniversitesinde ders vermektedir. Gardner bu güne kadar 20 onursal derece ile ödüllendirilmiştir, yüzlerce makalesi vardır. Bu güne kadar yayınlanmış 18 kitabı 21 farklı dile çevrilmiştir.
ÇOKLU ZEKÂ KURAMI
Howard Gardner 2009 yılında Mehmet Akif Ersoy üniversitesinde yaptığı konuşmada çoklu zekâ teorisini şöyle tanımlamıştır: çoklu zekâ teorisi der ki: beynimizde tek bir bilgisayarımız yok, birden fazla farklı bilgisayar var ve bunlar göreceli olarak birbirinden bağımsız ve özerktir. Dil bilgisayarınız iyi düzeydeyken, mantık bilgisayarınız orta düzeyde, müzik bilgisayarınız yetersiz düzeyde çalışabilir. Güçlü bir uzamsal bilgisayarınız, vasat seviyede kişilerarası bilgisayarınız ve zayıf bir bedensel kinestetik bilgisayarınız olabilir. Bazı insanlar her şey de başarılı olabilirler, bazıları her şeyde başarısız olabilirler ama genel olarak çoğumuz sivrilmiş görüntüye sahibizdir. İşte çoklu zekâ teorisinin temel öngörüsü budur.
Bizler bu zekâ kuramından yararlanarak okul öncesi eğitiminde çocukların gelişimine yönelik faaliyetlerimizi geliştirebilir ve yeterli düzeye ulaştırabiliriz.8 başlık altında değerlendirilen çoklu zekâ kuramında okul öncesi eğitimde ritmik ve bedensel zekâyı kullanıyoruz. Resim, müzik ve oyun etkinliklerinde bu iki zekâ türüne ağırlık veriyoruz fakat bu çocuk gelişiminde istediğimiz eğitim değil.
Her öğrencinin kendine özgü bir zekâ yapısı olduğunu hesaba katarak bir öğrenciye zor gelen bir konuyu anlatırken onun sahip olduğu yeteneğinin farkında olunması gereklidir. Daha açık bir ifadeyle, görsel veya sözel yöntemlerle anlatılan bir dilbilgisi kuralının müzik zekâsına sahip olan bir veya birkaç öğrenci için sıkıcı ve anlaşılmaz gelmesi normal olabilir. Her zekâ türüne hitap eden bir eğitim çalışmamız olması bizim için bütün çocukların kazanılması demektir. Örneğin müziksel zekâya sahip olan çocuk için melodiler oluşturarak, kuralı beste haline getirerek, “rap” adı verilen tonlamalarla öğretme yolunu seçmek o öğrenciler için daha kolay ve anlaşılır hale gelmesini sağlayabilir. Bunları yaparken sadece öğretmen olarak değil sınıftaki diğer öğrencilerden de faydalanabiliriz. Öğrencinin öğrenme sürecinde olabildiğince yer alması ve bu sürece katkı sağlaması pedagojik açıdan yadsınamaz bir gerçektir.
0-6 yaş grubunun eğitimde kullandığımız araç gereçleri dokunup hissederek öğrenmekten zevk aldıkları bir gerçektir. Bu yüzden de bu tür yardımcı ders araç ve gereçleri sayesinde öğrenciler Bedensel-Kinestetik zekâlarını Dilsel-Sözel ve Görsel-Mekânsal zekâlarıyla birleştirerek kullanma fırsatı bulurlar. Çocuklarla oyunlar oynamak takım çalışmasına özendirmek şarkı söylemek gibi etkinlikler çocukların farklı zekâlarının gelişmesine katkıda bulunacaktır. Çoklu zekâ kuramını göz önüne aldığımızda hiçbir çocuk eğitime kapalı değildir. Önemli olan çocukta var olan zekâyı ortaya çıkarmak ve bunun üzerine çalışmaktır. Böylece çocuklar kendilerine olan güveni kazanır, dersler onlar için zevkli hale gelir.
Çocuktaki zekâ türünü algılayabilmemiz için kendi zekâ alanımızı keşfetmeli ve diğer zekâ türlerini geliştirmemiz gerekir. Bir öğretmen sınıfta işbirliğine dayalı öğrenme etkinliklerine sıkça yer veren ve öğrenciler arasında iş birlikçi çabaları özendiren bir öğretmen bunun temel sebebinin muhtemelen kendisinin sosyal zekâ alanında daha gelişmiş olmasından kaynaklandığını fark edecektir. Kendimizde yarattığımız farkındalıkla çocuğa yaklaşımımızın değişmesi çocuğu eğitim öğretimde pozitif ilerlemeye itecektir. Bu farkındalığı çocuğa ve ailesine aktarabilmek de bizim görevimizdir.

Maria Montessori kimdir ? Bizim için neden önemli ?

İtalya’nın ilk kadın doktoru, pedagog ve antropoloji profesörü Maria Montessori (1870-1952) yüzyılın başlarında  her bir çocuğun bireyselliğine azami ölçüde uyan bir pedagoji geliştirir.
Bu, çocuğun bireysel becerilerine ve ilgi alanlarına, bireysel öğrenme hızına ve karakter özelliklerine uygun bir pedagojidir.
1899’da Roma’da zeka geriliği olan tüm çocukların yollandığı yeni orthophrenic okulunda yöneticiliği sırasında zihinsel eksikliğin sıklıkla pedagojik bir problem olduğuna hüküm verir.
Zihinsel engellilerin eğitimi konusunda aradığı bilgileri Itard ve Séguin’in çalışmalarında bulur ve bu yöntemleri temel alarak kendi yöntemini geliştirir. Eğittiği bir grup engelli çocuk devlet yeterlilik sınavlarında normallere yakın bir başarı gösterir.
Herkes bu başarıdan dolayı mutludur, ancak Dr. Montessori bundan o kadar etkilenir ki zekâ seviyeleri normal olan sağlıklı  çocukların nasıl olup da engelli çocuklarla karıştırılacak kadar istikrarsız olabileceklerini anlamaya çalışır.
6.Ocak.1907 Montessori ilk çocuk evini kurar: Casa dei Bambini
Maria Montessori 1907 yılında ilk çocukevi “Casa dei Banbini”de engelli olmayan çocuklarla çalışmalarında yaptığı gözlemlerde çocukların nelerden hoşlandıklarını ve nelerden hoşlanmadıklarını saptar.
Maria Montessori çocukların;
  • ödüllerden
  • cezalardan
  • yetişkin tarafından programlanmış eğitimden
  • oyuncaklardan
  • şekerlemelerden
  • öğretmen masasından
  • toplu derslerden
hoşlanmadıklarını,
  • özgür seçimden,
  • hatalarını kendilerinin denetiminden,
  • • hareket etmekten,
  • • sessizlikten,
  • • sosyal ilişkilerini kendileri tarafından kurulmasından,
  • • çevrenin düzenli ve temiz olmasından,
  • • özgür faaliyete dayalı bir disiplinden,
  • • kitapsız okuma ve yazmadan
  • • alıştırmaların tekrarından,
hoşlandıklarını gözlemledi.
Eğitim sistemini çocuktan yola çıkarak kurdu.
Bu, başka eğitim sistemleriyle karşılaştırıldığında çocuklara sağlanan olanaklar sayesinde, kendi seçimlerinin eğitimcinin onları isteklendirmesinin yerine geçtiği kendi eylemleri sonucu hataların denetlenebildiği bir eğitim sistemidir.
Montessori eğitimi temelde kişiliğin oluşumu üzerinde durmaktadır.
Maria Montessori bunu açıkça şu şekilde ifade etmektedir: “Eğitimde metot değil, insan kişiliği göz önüne alınmalıdır.”
  • Çocuk, özeldir, tektir.
  • Kendine has bir varlıktır.
  • Çocuk etrafındaki maddesel dünyayı absorbe eder, gelecekte yetiştireceği kişi modelini biçimlendirir.
  • “Çocuk, insanların mimarıdır.” Bu mimarlar farkında olmadan içlerindeki inşa planına uyarak kendi ritimleri doğrultusunda kendilerini geliştirmeye çalışırlar.
  • Bu gelişime yetişkinler etki edemezler çünkü onlar inşa planını bilmemektedirler. Ancak, bir yetişkinin zamansız müdahalesi ya bu inşa planını tahrip edebilir ya da yanlış bir yöne yönlendirebilir.
  • Montessori Eğitiminin temel taşlarından birisi hazırlanmış çevredir. Çocuklar hazırlanmış çevredeki Montessori materyallerinden, bireysel ilgi ve eğilimine göre bağımsız olarak seçim yaparlar.
  • Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar.
  • Çocuklara istedikleri kadar tekrar etme imkanı sunulur. Erken öğrenen yeni bir çalışmaya geçebilecektir, çünkü öğrenmede herkesin farklı bir ritmi vardır.
  • Materyallerdeki hata kontrolü çocuğun kendi hatasını bulmasıyla gerçekleşir. Başka birinden uyarıya, onaya ve düzeltmeye gerek kalmaz. Kendi kendisini düzeltmesine olanak sağlar. Böylece yetişkinden bağımsızlaşmak doğal olarak gerçekleşir.
Çocuğun güçlü bir karakterde yetişmesini sağlamak için “bir bakıma fiziksel ve ruhsal bir hijyene” ihtiyaç vardır. Bu durumda yetişkinlerin görevi çocuğun içindeki yeteneği ve gizil gücü uyandırmak ve onları gelişim sürecinde desteklemektir.
Montessori okullarında çocuklar, istedikleri materyalle, istedikleri zaman, istedikleri yerde calışırlar. Dolayısıyla Montessori yönteminin özü, çocuğa önceden hazırlanmış bir çevrede kendi kendini geliştirebileceği şekilde hareket ve faaliyet özgürlüğü tanımayı amaçlayan, kendi kendine oluşan ve gelişen bir yöntem ve sistem anlayışıdır.
“Çocuğa hazırlanmış bir çevrede, çocuğun kişiliğini oluşturması için özgürlük tanıyan, kişiliğinin gelişim sürecini destekleyen, çocuğun kendi onuru içerisinde bireyselleşmesi ve sosyalleşmesini ciddiye alan, bireye özgü adil bir eğitimdir.

27 Mart 2015 Cuma

Bilişsel Gelişim Nedir ? Neden İşimizin Bir Parçasıdır ?

Biliş:  zekanın işleyişiyle ilgili, kognitif demektir. Düşünme, öğrenme ve hatırlama süreçlerinin genel adıdır. Bilişsel gelişim ise: bireyin anlamasını ve öğrenmesini sağlayan, zihinsel faaliyetlerdeki gelişimidir. İnsanın doğumdan itibaren kat ettiği bilişsel gelişmeleri konu alır. Nörobilim ve psikolojinin birlikte çalıştığı bir alandır. Bilginin işlenmesi, kaynakları, algısal yetenekler, dil öğrenme ve beyin gelişiminin diğer yönleri hakkında çalışır. Bilişsel gelişim: insanın düşünme ve anlama yeteneği edinme sürecidir. Çocukların dünyayı anlaması, yetişkin birey olana dek düşüncelerindeki değişiklikler ve zihinsel faaliyetlerdeki gelişmeler bu disiplinin odak noktalarıdır. En ünlü ismi Jean Piaget’ dir.
1. Jean Piaget’ nin Bilişsel Gelişim Kuramı
Dünyaya geldiğinde hiçbir zihinsel yapıya sahip olmayan çocuk, acaba nasıl yetişkin gibi düşünebilmektedir? Piaget böyle bir soruyla yola çıkmıştır. Ona göre bilişsel gelişimin temel düşüncesini organizmanın çevreye uyum yeteneği oluşturur. Piaget, çevreye uyum sağlayabilmek için, denge – dengesizlik – yeniden denge yani dengeleme sürecini izlediğini savunmuştur. Çocuk aktif olmalıdır. İçsel motivasyon çok önemlidir. Eğitimin en önemli amacı yaratıcı düşünme ve eleştirel düşünme becerisinin kazandırılmasıdır. Piaget’ nin bilişsel kuramına yöneltilen bazı eleştiriler: Dönem arasındaki yaş geçişlerinin değişkenliği, gelişim için dengelemenin gerekli olmaması ve biyolojiye çok fazla vurgu yapmasıdır. Klinik yöntemleri de tartışmalıdır. Ona göre zihinsel gelişimi etkileyen faktörler:

  1. Olgunlaşma: Doğuştan gelen refleksler yaşa bağlı olarak amaçlı davranışlara dönüşür. Olgunlaşma gelişimin fiziksel yanıyla ilgilidir.Bireyin bir işi yapabilecek fiziksel özelliklere sahip olmasıdır. Birey olgunlaştıkça zihin gelişimi de paralel bir şekilde ilerler.
  2. Aktif Yaşantı (Deneyim): Uyarıcıların etkisi çevre ile ilgilidir. Alınan her uyarıcı bir başka uyarıcıyla bağlanarak kodlanmaktadır. Deneyim, bireyin dünya üzerinde etkinlikte bulunmaya ve bu eylemlerinin sonuçlarını gözlemesidir.
  3. Toplumsal Etkileşim (Kültürel Aktarım) İçinde bulunulan toplum da kişinin zihin gelişimini etkilemektedir. Piaget, elde edilen şemaların çoğunun sosyal aktarımla oluştuğunu savunur. Toplumsal aktarım, çocuğun anne, baba, komşu, arkadaş, öğretmen gibi çevresindeki insanlardan öğrendikleridir.
  4. Dengelenme: Zihnin dengelenme eğilimi de zihnin gelişimini etkiler. Yeni öğrenilen bilgiler önce dengesizlik doğurur, sonra dengeye kavuşurlar. Denge > Dengesizlik > Denge > Dengesizlik… Organizma gelen yeni bir bilgi ile önceden var olan denge üzerinde bir dengesizlik yaşar. Bu dengesizlik organizmayı yeniden denge kurmaya sevk eder. Böylece alt düzeydeki dengeden üst düzeydeki yeni bir dengeye ulaşılır.


PİAGET’NİN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI’NA GÖRE BİLİŞSEL EVRELER

1. DUYUSAL HAREKET(MOTOR) 0-2 YAŞ:

  •  Taklit, bellek ve düşünmeden yararlanmaya başlama
  •  Nesnelerin saklandıklarında yok olmadıklarını anlamaya başlama
  • Tepkisel davranışlardan amaçlı davranışlara geçme, dairesel hareketlerde bulunma.

2. İŞLEM ÖNCESİ 2-7 YAŞ

  • Derece derece dil gelişimi ve sembolik biçimlerde düşünme yeteneği
  • İşlemleri tek bir yönde mantıki olarak düşünebilme
  • Bir başkasının görüş açısından bakabilmede güçlük çekme
  • Birlikte monologlar ve paralel oyunlar oynama

3. SOMUT İŞLEMLER 7-11 YAŞ

  • Somut problemleri mantıklı bir biçimde çözebilme
  • Koruma yasalarını anlama, sınıflama ve diziler oluşturma
  • Tersine dönüşebilirliği anlama
  • Kuralları izleme

4. SOYUT İŞLEMLER 11-15 YAŞ

  • Soyut problemleri mantıklı bir biçimde çözebilme
  • Dü şünmenin daha bilimsel bir düzeye ulaşması
  • Sosyal konular ve kimliğe ilişkin ilgiler geliştirme

  JEROME BRUNER’İN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI

  1. Eylemsel dönem (0 – 3 yaş): Eylemsel evrede çocuk nesnelerle doğrudan etkileşerek,başka bir anlatımla yaparak,yaşayarak öğrenilir.Örneğin yürümeyi ya da bisiklete binmeyi öğrenme,eylemsel etkileşimlerle gerçekleşir Piaget’in duyusal-motor dönemiyle örtüşür.
  2. İmgesel dönem (3-6 yaş): İmgesel evrede bilgi,sözcükler ve kavramlar yoluyla edinilir.Bu evrede gelişmiş olan dilsel ve görsel algılar yoluyla değişik durum ve yaşantılar imgeler halinde formüle edilerek zihne aktarılır. Piaget’in işlem öncesi dönemiyle örtüşmektedir.

Sembolik dönem (6 -18 yaş): Sembolik evre de yaşamın tümüyle mecazlar,formüller ve simgeler yoluyla kavranmasının anlatımlıdır.Buna göre bilim adamları,doktorlar ve müzisyenler yaygın biçimde sembolik sistemi kullanırlar.

LEV VGOTSKY’NİN BİLİŞSEL GELİŞİM KURAMI
Vygotsky, bilişsel gelişimle ilgili sosyal bir kuram oluşturarak, Piaget`nin “bilişsel gelişim çocuğun neredeyse tek başına gerçekleştirdiği süreçtir” düşüncesine karşı çıkar. Vygotsky, bilişsel gelişimi açıklamada içselleştirme, yakınsal gelişim alanı ve destekleyici kavramlarını kullanır. Ona göre yaklaşık 2 yaşına kadar çocukların bilişsel gelişimnde “doğal çizgi” hakimdir; ancak bu çizgi daha sonra yerini “kültürel çizgiye” bırakmaktadır. Yani bilişsel gelişim sadece çocuğun kendi keşiflerinin değil, aynı zamanda çevreden edindiği yaşantıların da bir eseridir. Piaget’in olgunlaşma ve kalıtım vurgusunun aksine; sosyal öğrenme ve işbirliğine vurgu yapar.

1. Şema: Dünyayı tanımak için zihinde oluşan algı çerçevesidir. Şemalar, insanın çevresindeki problemleri anlama, çözme yapılarıdır. Şema yeni gelen bilginin yerleştirileceği çerçevedir. Şemalar, sürekli olarak olgunlaşma ve yaşantı kazanma yoluyla değişmeye uğrayıp yeniden organize edilir.Örnek: Koyunları ilk kez gören çocuk “baba köpeklere bak” der. Çocuk koyunun anlamını bilmemektedir. Koyunları kendindeki en uygun şema olan “köpek” şemasına uydurmuştur. Koyunun köpek olmadığını anladığında onun için yeni bir şema oluşturacaktır.Bireyin etrafında algıladığı bir obje, durum veya problemi temsil eden zihinsel yapı ve düşünme örüntüsüdür ve bilişsel bir süreçtir. Piaget’e göre bütün bebekler yaşama, görme, tat alma, dokunma, işitme, yakalama gibi duyusal motor şemalarla başlar. Zihinsel şemaların büyük çoğunluğu çocukluk ve ergenlik yıllarında oluşturulmaktadır.
2. Uyum Sağlama İki şekilde ortaya çıkar:
1.Özümseme: Yeni öğrenilen bir şeyin şemaya yerleştirilmesidir. Karşılaşılan yeni bir olayı, fikri, objeyi kendisinde daha önce var olan bilişsel yapı içine alma sürecidir. Yeni bilgiyi var olan şemaları kullanarak algılamaktır. Örnek: Çocuğun “Deniz atını” bildiği ata benzetmesi.
2.Uyum kurma : Şemayı uydurmadır.  Mevcut şemayı yeni durumlara, objelere, olaylara göre yeniden değiştirme, biçimlendirme sürecidir. Örnek: Koyunları köpek şemasında özümseyen çocuk, koyunlarla etkileşimde bulunduğunda, koyunların köpeklerden farklı olduğunu görür ve köpeklere ilişkin şemayı yeniden düzenler.
3. Organize Etme(örgütleme): Çocuk için yeni olan her şey bilişsel dengeyi bozar, özümseme ve uyum süreçleri ile bu denge yeniden kurulur. Böylece keşfetme ve anlama sürecine bağlı olarak davranışlar yeniden organize edilir.Örgütleme, organizmanın içinde bulunduğu sistemi korur ve geliştirir. Ayrıca ilerleyen süreçte tekrar kullanılmak ya da yeni bilgi kazanımını sağlamak üzere, bilgileri birbirleriyle olan bağlantıları, farklılıkları ile bir bütün haline getirir.
Kendi içinde üç dönemde incelenir. a.Birinci Döngüsel (devresel) Tepkiler (0-4 ay)b. İkinci Döngüsel (devresel) Tepkiler (4-12 ay) c. Üçüncü Döngüsel (devresel) Tepkiler (12-24 ay)
İşlem öncesi dönem sembolik ve sezgisel özelliklere sahiptir. İki aşamada gerçekleşir:
1. Sembolik: dil gelişiminin en yoğun olduğu evredir. Nesnelerin yanı sıra semboller gelişir. Çocuklar çevrelerindeki olayları ve varlıkları kendilerine özgü sembollerle taklit ederler. Nesneleri yalnızca tek bir özelliklerine göre sınıflandırabilirler. Belirli bir sıra ya da dizide verilen nesnelerin eşlerini aynı sıraya koyabilirler. Ancak tersinden sıralamaları istendiğinde başarılı olamazlar.
2. Sezgisel: Sembolik düşünme devam eder. Ancak düşünme biçimleri tek yönlüdür. Nesne ya da işlemleri bütün olarak akıllarında tutamazlar. Dolayısıyla tersine düşünemezler. Örneğin, kendilerine belirli bir sırada verilen nesnelerin eşlerini aynı sıraya koyabilirler. Ancak nesneleri tersine sıralamaları istendiğinde başarılı olamazlar.Döneme sezgisel denmesinin nedeni ise çocukların birçok konuda kendilerinden emin gözükmelerine karşın, emin olduğu konuları nasıl bildiğinin farkında olmayışlarıdır.
Bruner’e göre bilişsel gelişim, tepkilerin uyarıcıdan bağımsız hale gelmesidir. Gelişim, bilgiyi işleme ve depolama süreçlerinin gelişimine bağlıdır. Bilişsel gelişim için sistemli bir öğretici öğrenici etkileşimi gereklidir. Bilişsel gelişimde dil önemli bir rol oynar. Bilişsel gelişim üç dönemde incelenir:
Bilişsel gelişimin kaynağı kişisel psikolojik süreçler değil, sosyal çevredir. Öğrenciler birbirleriyle işbirliği içerisinde çalışmalı ve bu şekilde çalışmaya özendirilmelidir. Sadece bireysel değil, grupla da değerlendirme gerçekleştirilmelidir. Psikolojik etmenlerin kültür tarafından biçimlendirildiği unutulmamalı, kültürel değerlere eğitim sürecinde yer verilmelidir. Öğretmenler, öğrencilerini büyük ölçüde bağımsız bırakmamalıdır.Vygotsky`nin eğitime yapmış olduğu önemli katkılardan biri de metakognisyon (üstbiliş) kavramına değinmesidir. Metakognisyon, bireyin kendi düşüncesinin farkına vararak öğrenmeyi öğrenmesidir ve bunu sağlamada öğretmenlere büyük sorumluluklar düşmektedir. Vygotsky, Piaget`ye göre daha etkilenebilir bir zihin gelişimi düşüncesine sahiptir. Ona göre çocuğun zihni dış etkilere daha açıktır.
Yakınsal Gelişim Alanı:
 1. Her çocuğun herhangi bir yetişkin yardımı olmaksızın, bağımsız bir şekilde kendi kendine elde edebileceği bilişsel gelişim düzeyi; 
2. çocuğun bir yetişkin rehberliğinde (sosyal çevre etkisiyle) çalıştığında ortaya koyabileceği potansiyel Vygotsky`e göre bu iki durum arasındaki fark, çocuğun yakınsal gelişim alanıdır.

Okul Öncesi Öğretmenliği Nedir?

Okul öncesi çocuklara bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal yönden sağlıklı bir şekilde gelişmeleri için, gerekli eğitimi veren kişidir.
Okul öncesi eğitim ile ilgili hangi bilgi, beceri, tutum ve davranışların, hangi yaş düzeylerindeki öğrenci gruplarına kazandırılacağı, MEB tarafından onaylanan öğretim programları ve ilgili mevzuatta belirtilmiştir. Okul öncesi öğretmeni, bu program çerçevesinde,
- Çocukların zihinsel yönden gelişmelerini sağlayacak konuları, çocukların anlayacağı şekilde, günlük yaşantılarından örneklerle anlatır.(örneğin, oyun, müzik, hikaye anlatan tartışma, şarkı söyleme ve söyletme, çeşitli yarışma faaliyetleri, çeşitli çizim, resim ve model yapma gibi faaliyetlerle el becerileri geliştirme ve oyuncaklardan yararlanma bunlardan bazılarıdır.)
- Kalem tutma, oyuncaklarını kullanmayı öğrenme ve el becerilerini geliştirmelerine yardımcı olur,
- Çocukların ilgi ve yönelişlerini anlamaya ve geliştirmeye çalışır, kendilerine güvenmelerini, cesaretli olmalarını ve kendi başlarına hareket edebilmelerini sağlar.
- Ortak sosyal davranışlarla, çocukların fiziksel gelişmelerini artırmak üzere faaliyetler organize
eder,
- Çocukların tuvalet, giyinme gibi günlük
ihtiyaçlarını karşılayabilmeleri için gerekli becerileri kazandırır,
- Masal, hikaye, bilmece, şarkı, şiir yoluyla dil gelişimlerini sağlar,
- Çocuklar için gözlem dosyaları tutar ve velilerine çocuğun dönem içindeki gelişmesi hakkında bilgi verir,
- Çocukların günlük ihtiyaçlarını kendi başlarına karşılamaları için gerekli becerileri kazandırır,
- Çocukların temizlik kurallarına uymalarını sağlamak için bilgi vererek el-yüz yıkama ve diş fırçalama gibi faaliyetlerin alışkanlık haline getirilmesini sağlar,
- Çocukların düzenli beslenmelerine dikkat ederek gerekli önlemleri alır,
- Çocuklara okuma yazmaya hazırlık çalışmaları yaptırır,
- Çocukların davranış özelliklerini, gelişmelerini izler ve kanaatlerini gözlem dosyasına işler,
- Günlük yemek listesi ile çocukların uyku saatlerini belirler ve uygular,
- Çocuk bakıcılarının çalışmalarını denetler.
Hikaye, masal, boyama ve eğitim kitapları, eğitici oyuncaklar, seramik malzemeleri, kağıt ve kartonlar, resim defterleri, el işi kağıtları, zeka geliştirici test kitapları, toplar ve balonlar, kavram geliştirici oyuncaklar, müzik aletleri, TV-video vb.
Okul öncesi öğretmenleri;
- Üst düzeyde genel yeteneğe sahip,
- Gelişim psikolojisine ilgili ve bu alanda başarılı,
- Çocukları seven, onlarla beraber olmaktan
sıkılmayan,
- Çocukların duygularını anlayabilen, öğrenciler üzerinde gerekli disiplini sağlayabilen,
- Düşüncelerini başkalarına açık bir biçimde aktarabilen,
- İyi bir öğrenme ortamı sağlayabilen, dikkatli, işine özen gösteren,
- İnsanlarla iyi iletişim kurabilen, sevecen, hoşgörülü, kendini geliştirmeye istekli, coşkulu,
- Girişimci, yaratıcı kimseler olmaları gerekir.
Mesleğin eğitim süresi 4 yıldır.Eğitim süresince; çocuk gelişimi psikolojisini, anatomisini ve biyolojisini, plan yapmak ve uygulamak için gerekli bilgileri öğrenir , müzik, drama, oyun konularında bilgi sahibi olur, özel çocukların özellikleri ve entegre eğitimi, insan ilişkileri ve psikolojisi, kurum yönetimine ilişkin dersler, çocuk sağlığı, ilk yardım, öğretim teknikleri vb. konularında kuramsal ve uygulamalı dersler verilir.

Okul Öncesi Eğitim Nedir?

Okul öncesi eğitimi veren kurumlarda anne-babaların en çok öğrenmeye ihtiyaç duydukları şey “Okul Öncesi Eğitiminin ne olduğu” oluyor. Aileler, Türkiye’de son 20 yıldır güncel olarak duydukları ve gördükleri bu eğitim hakkında araştırma yapmadan, kulaktan dolma bilgilerle bu kurumlara gelip çocuklarını kaydetmek istiyorlar. Hatta aileler bu kurumlarda kimlerin çalıştığını, nasıl bir eğitim verildiğini bile bilmiyorlar. Her anne ya da babanın amacı kendi istediği gibi bir çocuk yetiştirmek olarak gözleniyor. Bazı aileler çocuğun fiziksel olarak gelişmesine, çok yemek yeyip çok uyumasına dikkat çekerken, bazı aileler sadece matematik zekasına dikkat çekiyorlar. Bunun dışında temizliğe özen gösteren aileler olduğu gibi iletişiminin, sosyal becerilerinin, üst düzeyde olmasını bekleyen aileler de görülüyor. Sonra, bazı anne-babalar el becerilerinin, somut sonuçlar elde edilen çalışmaları istedikleri gibi “En iyi ol!” mesajını çocuklarına aksettirmektedirler. Sanki gerçekten her şeyin en iyisinin sadece bir tane olabileceği gibi!  Bu böyle uzayıp gitmektedir. Böyle istekleri olan anne-babaların bu şekilde düşünmelerindeki temel neden “Bilinçaltlarındaki çeşitli psikolojik, olumsuz, yaşantılardır!” Bunun yansıması çocuklarına olan tutumlarından başlayıp her türlü insan ilişkisinde gözlenmektedir. Anne-babalar kendilerini tatmin edip psikolojilerini rahatlatırken bir çocuğun geleceğini etkileyen, yetişkinlikteki sorunlarının kaynağının temelini attıklarının farkında değillerdir. İşte bu noktada “Okul Öncesi Eğitimin ne olduğu?” “Çocukların nasıl geliştiklerini ve neyi geliştirebileceklerini anlamaya çalışmak” en temel ve yol gösterici bilgidir.  Çocukların fiziksel ve genetik olarak getirdikleri becerilerin, çevrenin katkısıyla, yetişkinliğin temelindeki eğitimi “Okul Öncesi Eğitim”dir. Okul Öncesi Eğitimi oldukça kapsamlıdır, bilişsel, sosyal, duygusal ve fiziksel gelişim alanlarını kapsadığı gözlenirken; yapılan araştırmalar sonucu, duygusal zekanın ortaya çıkması ve çoklu zeka kuramlarının gelişmesiyle gelişim alanları zenginleşmiştir. Ayrıca ahlak, kişilik ve cinsel gelişim hakkında yapılan araştırmalar sonucu, hazırlanan çalışmalar Okul Öncesi Eğitimi güçlendirmektedir. Bu noktada ortalama olarak her yaşta ve her yönüyle gelişmesi beklenen davranışlar ortaya konmuştur. Tabii ki her çocuğun kendine ait bir gelişim süreci ve hazır bulunuşluk dönemi vardır. “Çocuğu doğru bir şekilde tanımak ve bu tanıdığınız yönlerini geliştirmek” temel kuraldır. Anne, baba veya eğitimcilerin istedikleri gibi çocukları yetiştirmek son derece zararlı ve çocukların kişiliklerini karıştıran bir durumdur. En kötüsü de psikolojilerinde zincirleme, geri dönüşü olmayan tahribatlar yaratmasıdır! Ayrıca bu çocuklar toplumda mutsuz, tüketici, çevresini de kendisi gibi gören yetişkinler olarak topluma zarar verirler.Çocuklar anne karnına düştükleri andan itibaren kendi doğrularını algılayıp uygulamaya başlarlar.  Anne-babaların kendi kaygıları, çocuğu güçsüz ve her an yardıma ihtiyaç duyduğunu düşünmeleri nedeniyle çocuklarına karşı yanlış tutum ve davranışlar yansıtmaktadırlar. Sonucunda da çocuklarının gelişemedikleri becerilerini ya görürler ya da görmezden gelirler!Ancak çocuk dünyadaki en güçlü varlıktır.Dünyaya geldikleri andan itibaren beyin aktif olarak her yöne doğru hızla çalışmakta ve kolaylıkla öğrenmektedir. Okul öncesi eğitimcileri bunun farkında oldukları için çocuklara sorumluluklar verip güven duyarak yaklaşırlar. Sonucunda da “Öğretmenim sizin söylediğiniz şeyleri burada yapıyormuş ama bizim evde söylediklerimizi kesinlikle yapmıyor!” yorumu anne-babalardan sıklıkla gelmektedir. Okul öncesi eğitim çocukların kendilerini ifade etmelerine fırsat tanıdığı gibi keşfedecekleri yönlerini de fark ettirir. Bu anlamda çocukların çevresindeki herkesin, anne-baba-tüm yetişkinlerin, çocuklara güvenip onları desteklemeleri gerekmektedir.Ailelerin, öğretmenlerin, yöneticilerin ve çocukla yaşayan herkesin “Okul öncesi eğitimini” tanıyıp anlayarak uygulaması gerekmektedir.Toplumumuzda sağlıklı, mutlu ve üretken yetişkinlerin olması için çocuklardaki cevheri ortaya çıkaran “Okul öncesi eğitimi” öğrenmek her yetişkinin çocuğuna olan borcudur.Mutlu çocuklar, sağlıklı yetişkinlerle güzel olaylar ve yaşantılar gerçekleştirmenizi diliyorum.Tuğçe LALE